KARADENİZ TURU İLE DOĞANIN TADINI ÇIKARIN
Ankara Çıkışlı Karadeniz Turları Sezonu kapattı. Erken rezervasyon döneminin de başlamasına kısa bir süre kaldı. Bu dönemde hızlı karar verebilmeniz için size Karadeniz ile ilgili ön bilgi vermek istedim ve Karadeniz’i anlattım.
Bir tutam mavi, bir tutam yeşil... Huzurun en güzel renkleridir mavi ve yeşil. Bazen uçsuz bucaksız hırçın bir denizdir mavi, bazen en güzel yağmur damlalarını içinde saklayan bir gökyüzü. Bazen açıktır yeşilin tonu, bazen koyudur; uzayıp gider masmavi gökyüzüne doğru. Güneşi kadar yağmuru da mutlu eder insanı. Anlatmakla bitmeyecek, tükenmeyecek bir tutkudur Karadeniz. Görmeden âşık olursun ve bir kez bile görsen özlersin. Çayın gerçek tadını alırsın, balığın kokusunu hissedersin, en taze fındığa burada doyarsın. Bir mıhlama yersin ve ona bir daha "mıhlama" demezsin; "muhlama" kalır dilinde. Kemençeyi, tulumu her duyduğunda kenetlemek istersin ellerini. Sobanın verdiği sıcaklığı, yanan odun kokusunu iliklerine kadar hissedersin. Manzarasında çektiğin her fotoğraf anlam kazanır adeta. Hele o denizi gibi hırçın, havası kadar sert ama bir o kadar güzel kalpli insanlarını tanıdıkça daha çok seversin cennet kokulu toprakları. Yaylalarında yaşamı hissedersin; Sümela'sında, Ayasofya'sında tarihi yaşarsın. Şaşırtır seni Karadeniz; sen tuzlu sanırsın, tatlı gelir "Laz Böreği". Trabzon'da anlarsın Trabzonspor sevgisini ve unutursun tuttuğun takımı. Bazen bir "Fırtına"dır Karadeniz; upuzun akıp giden bir fırtına. Takarsın keşanını, dâhil olursun horona, içine çeke çeke yaşarsın Karadeniz'i ve artık sen de hırçınsındır; tıpkı denizi gibi... Karadenizli olmak için o topraklarda doğmaya gerek yok bir tutam mavi ve bir tutam yeşil yeter.
Ankara Çıkışlı Karadeniz Turları Nisan ayının ortalarında başlayıp Kasım ayına kadar haftalık turlar şeklinde çıkış yapar ve büyük rağbet görür. Büyük şehrin karmaşasından ve iş yoğunluğundan kaçmak isteyenlerin 1 hafta boyunca doğayla iç içe olduğu, dolu dolu geçen bir programdır Karadeniz Turları. Klasik Doğu Karadeniz Batum Turları Samsun’dan başlar, Karadeniz kıyısı boyunca devam eder, Batum’a uğrar ve Amasya’da son bulur. Ayrıca “Karadeniz Yayla Turları” veya Batı Karadeniz’i de içerisine alan “Baştan Başa Karadeniz Turları” olarak alternatif turlar da vardır.
Samsun’da başlayan yolculuğumuzda Bandırma Vapuru’nu, Onur Anıtı’nı, İlkadım Anıtı’nı ve Gazi Müzesi’ni gezip Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Ayrıca Samsun, savaşçı bir topluluk olan “Amazon Kadınları”nın da vatanıdır. Bu savaşçı kadın topluluğunun hikâyeleri sizlere de oldukça ilginç gelecek. Ülkemizde pek çok yerin eski isminin bu Amazon Kadınlarına ait isimler olduğunu da öğreneceksiniz.
Deniz kıyısından ilerlediğimiz yolculuğumuza Ordu-Boztepe’de devam ediyoruz. Boztepe’ye çıkmak için teleferik kullanıyoruz. Teleferik yolculuğu boyunca Karadeniz tüm ihtişamı karşınızda olacak ve bu muhteşem manzara ile adeta büyüleneceksiniz. Boztepe’de yamaç paraşütü yapanları izleyebilirsiniz. Karadeniz’in en güzel içeceği olan çayı manzaraya karşı yudumluyoruz. Artık yavaş yavaş Karadenizli olmaya başlıyorsunuz. Çünkü eminim ki siz de sarı-kırmızı, bordo-mavi, yeşil-mavi boncuklu keşanları saçlarınıza ve boynunuza bağlayacaksınız.
Ayasofya denilince akla ilk olarak İstanbul gelir. İstanbul dışında birkaç ilde daha bulunan Ayasofyalardan bir tanesi de Trabzon’da bulunmaktadır. Güzel bir manzaraya karşı konumlanan Ayasofya Camii ve müzesinin bir kısmı ibadete açılmış durumda. Dolayısıyla buranın bir kısmındaki freskleri göremiyorsunuz ama diğer yarısında yer alanları görebilirsiniz. Caminin karşısında bulunan dükkânlarda telkâri ve kazaziye işçiliği ile ilgili yapılan tanıtımı işin ustalarından dinlediğinizde bu işçilik ile yapılan takılardan almanız kaçınılmaz olacaktır.
Yemyeşil ağaçlar arasında görünen Sümela Manastırı devasa görüntüsüyle akıllarda “O zamanın teknolojisiyle burası nasıl yapılmış?” sorusunu bırakacak. Otobüslerle manastıra çıkılmadığı için otobüsleri Altındere vadisinde bulunan otoparka bırakıp minibüslerle çıkış yapıp 10-15 dk kadar da yürüyerek Hristiyanlık tarihi açısından oldukça önem taşıyan Sümela Manastırı’na varıyorsunuz. Manastırın tavanındaki Meryem Ana freski, bu yapının kendisine adandığını biliyormuşçasına karşılıyor sizi. Manastırın çıkışında kemençe çalan amca, Altındere vadisinin sisli, çoğu zaman yağmurlu ve her daim büyülü havasına renk katıyor adeta. Yürüyerek 30-35 dk gibi bir sürede patika bir yoldan da manastıra çıkış yapılabilir; fakat biraz dik ve virajlı bir yol olduğu için bu yürüyüş sizi fazlasıyla yorabilir. Çıkışta minibüs kullanıp inişte yürümenizi tavsiye ederim.
Atatürk Köşkü’nün bahçesi size nostalji yaşatacak türden ve bu bahçede manzaraya karşı unutulmaz fotoğraflar çekeceksiniz. Attığınız her adımda Atatürk’ü bir kez daha anacak ve özleyeceksiniz. Büyük Ata’nın kullandığı yer eşyada yaşanmışlıkları düşüneceksiniz.
Karadeniz’e geldiyseniz, özellikle Rize’deyseniz yağmurdan kaçamayacaksınız. Yeşilin her tonunu sıra sıra göreceğiniz Rize’de tulumun sesi içinize işleyecek. Ayder Yaylası’na giderken geçtiğiniz her yolda, televizyonda izlediğiniz diziler aklınıza gelecek. Fırtına deresi yol boyunca size eşlik edecek. Sizi yukarı doğru giderken o yanı başınızda adı gibi fırtınalı bir şekilde akıp hırçın Karadeniz’e kavuşacak. Ayder’de yürüdükçe yürüyesiniz gelecek ve eminim hiç yorulmayacaksınız.
Başka bir kültür, başka bir iklim olan Batum’a geçiş yapmak için Artvin Sarp Sınır Kapısı’ndan yürüyerek geçiş yapıp bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na ait bu toprakları keşfedeceksiniz. Buranın en meşhur içeceği armut suyundan içmenizi tavsiye ederim. Damak tadı bizden çok da farklı değil. Haçapuri adını verdikleri peynirli, yumurtalı pideyi yiyince ne demek istediğimi anlarsınız.
Yemyeşil Kararadeniz’in aksine kayaların arasında kalmış Amasya’yı geziyoruz şimdi de. Ferhat ile Şirin’in aşkına şahit olmuş bu kent aynı zamanda bir şehzade kentiydi. Karadeniz’in tarih kokan kentlerinden olan Amasya’daki gezinizi 1 günden kısa bir sürede tamamlayıp dönüş yolculuğuna geçebilirsiniz. Dönerken Çorum’da yol üzerinde bulunan leblebicilerden leblebi ve kuruyemiş almayı unutmayın.
“Karadeniz’de ne yenir?” dediğinizi duyar gibiyim. Karadeniz’de yediklerinizin tadı damağınızda kalacak. Kapalı Pide, mıhlama, kuymak, turşu kavurması, Akçaabat köfte, Hamsiköy sütlacı, hamsi, mısır ekmeği, laz böreği, karalahana dolması, kuru fasulye vs. tadına doyamayacağınız eşsiz Karadeniz lezzetlerinden birkaçı.
Doğanın ve tarihin harmanlandığı Karadeniz’de geçirdiğiniz 1 hafta, unutamayacağınız bir deneyim olacak sizin için. Karadeniz müziğini dinlemeye başladığınızda şarkılardaki “sevdaluk” kavramının aşk demek olmadığını; horonun bir yaşam tarzı olduğunu benimseyeceksiniz. Haberlerde gördüğünüz veya sağdan soldan duyduğunuz Karadeniz insanının icatlarına gözlerinizle şahit olup, Karadeniz insanının zekâsının nasıl çalıştığını anlayacaksınız.
Şarkılarda geçen “Bulutların Ülkesi” Karadeniz sisiyle, yağmuruyla, kara dumanıyla, yeşiliyle, mavisiyle, tarihiyle, insanıyla önümüzdeki sezonda ziyaretçilerini bekliyor.